6 Temmuz 2011 Çarşamba

Sayfiyenin 3 bilinmeyenli havuz problemi...

     
      Sayfiye artık kullanılmayan ama bana hep sempatik gelen bir kelime olmuştur. Sayfiye denince aklımda hep arabanın içinde tıkılmış aile fertleri ve evde kullanılmadığı için sayfiyeye gitmeye hak kazanmış eşyalar canlanıyor. Çocukken yolda gördüğüm manzara hep buydu sanırım ondan. Okulların kapanmasıyla ben de çocukları ve annemi kaptığım gibi kendimi Narlı sayfiyesine attım. Eski komşularla kucaklaşmalar, çocukları sıkıştırıp ''Ay ne kadar büyümüşler, ama sen hep aynısın valla"lar, yeni gelenlerin kimlerden olduğu kapı önü fısıldamaları, balkondan balkona hoşgeldin karşılamaları, hafif küf kokusu için havalandirma calışmaları vs..vs.. Hepsi sayfiyenin ritüelinde olanlar. Yapmazsan olmaz...
      Eskiden çook eskiden şarkıdaki gibi henüz kimseler ölmemişken, denizin içinde sadece balıkların olduğu zamanlarda biz hemen mayolarımızı giyer denize koşardık. Ancak zaman, kumun ayağını gıdıklayarak karşılamasından uzak betona basarak yüzme zamanı. Suni küçük gölcükler, sevgili havuzlar... Deniz gibi değil havuz, doğuştan kendine ait problemleri var matematik kitaplarına bile konu olan. Her sene olduğu gibi bu sene de en büyük havuz problemleriyle başbaşayız. İşte bu seneki problemlerimiz;
     1. "4 ile 7 yaş arası sürü halindeki bir grup çocuk çığlıklar atmadan nasıl havuzda eğlendirilir"in hiç bilinmeyen denklemi.
    2. "Ay vallahi başım tuttu" diyen komşu teyzeleri sakinleştirme formülü.
    3. "12:00 havuzdan çıkar 17:00 girersem sonra Ecelerle kaçta parka gidebilirim?" in 3'lü permütasyonu.
    4. "Çocuğum su sıçratmadan atlayamıyor musunuz, yüzemiyor musunuz?" sorusunun 2 bilinmeyenli denklemi.
    5. "Bu sene biraz kilo aldım sabahları yürüsek mi?" nin çözümsüz durumu vs...
    Bu liste uzar gider... Tıpkı her yaz senden gidenle ilgilenmeyip, sana gelen mangal dumanına çare araman gibi.
     Sayfiye ve havuz... Çoklu bilinmeyen denklemlerin en güzeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder