5 Haziran 2013 Çarşamba

Yürüdüm yürüdüm ama olmadı...



    Tam 5 gündür her gece yürüyorum. Kendim için, çocuğum için, çocuklarımız için. Ne için yürüyorum, özgürlüğüm için yürüyorum, dilediğim gibi giyinmek, dilediğim gibi ibadet etmek, dilediğim gibi düşünmek, konuşabilmek, yaşayabilmek adına. Ama bugün yürümeme kararı aldım. Direnişe inancım sonsuz ama olmadı...
      İlk günler ben de gaza gelip her slogana alkış tuttum, bağıra bağıra söyledim her şeyi. İçimden çıkan canavarı ben bile fark edemedim. Sonra iki gecedir artık yürümeye alıştığımızdan mıdır nedir, etrafıma dikkat edince genclerle, çocuklarla, hatta bebek pusetinde bize katılan bebeklerle yürüdüğümü fark ettim. Bunu fark ettiğimde ağzımdan çıkanları da kulağım fark etti. Ben ne yapıyordum acaba? Ben gençlere haklarını savunmak için örnek olurum ama hak istemekle, ağız dolusu küfür etmek apayrı şeyler. Tepki göstermenin yolunun bu olduğu mesajını verirsem, benim yanlışım da bana küfreden bir çocuğa kızmaya hakkım var mı? Çünkü benim, bizim ayak izlerimizi takip eden çocuklar, bizim çocuklarımızdan başkası değil. Keşke küfür edeceğimize Ankara, İstanbul, Gümüşsuyu, Beşiktaş, Hatay yanınızdayız diye bağırsaydık. Marşlarla, tepkilerle, isteklerle sınırlı kalsaydık ama olmadı...
      Herkesin özgür olmasını istememe rağmen, kendimde içmeme rağmen keşke kimse alkol almasaydı diye düşündüm dün gece.Yaşı daha çocukluktan yeni çıkmış, ama kendi gözünde, ruhunda koca adamlar yaşatan çocuklar vardı ellerinde biralarla. Toplantının ne amacından, ne nedeninden, haberdar olmadıkları yüzlerinden, yaptıklarından belliydi. Dayanamadım bağırdım, çağırdım, huzuru bozmaya kalkanı tuttum kolundan uzaklaştırdım, benim yürüyüş nedenimi saptırmasına izin vermedim(k). Bununla bitseydi keşke ama olmadı...
        Sahi ne için oradaydı acaba o çocuklar?
        Klüp başkanı vefat ettiğinde, neredeyse devlet törenini aratmayacak, ona yakışır bir veda düzenleyebilen Bursaspor ve Teksas grubu da yürüyüşte olsaydı keşke. Aynı düşüncede olmayabiliriz ama en azından ağzına yeşil beyaz formalarını bağlayan taşkın grubu tutardı, renklerini bu olaylara alet etmelerini engellerdi. Benim o çocukların arasına girmeme de gerek kalmazdı. Benimle kol kola yürümeniz , bana katılmanız gerekmiyordu ama olmadı...
        Arkadaşlarım bile provokasyona başladıysa, konu Atatürk bile olsa faşistleşiyorsa, direndiğim sistemden ne farkımız kaldı. Bu hiç olmadı...
        Beş gündür yürüyoruz, ben bir kere çevik kuvvet ve panzerle karşılaştım o da olaysız bitti. Demek ki istenirse poliste, emniyet müdürüde, sivillerde, yürüyen halkta insanca davranabiliyormuş. Bu kadar insan neden telef oluyor. O zaman yine oyun, yine düzen keşke değişen bir şeyler olsa ama olmadı...
        Benim ülkemin tepesindeki özgürlüğüme bu kadar karışmasaydı, bana biraz sağduyulu olsaydı, yarınımı, yeşilimi, denizimi, toprağımı, inandıklarımı benim için korusaydı, bana da %50 kadar sahip çıksaydı, anlamak için biraz kafasını eğebilseydi, Allah'la arama girme çabasını bıraksaydı, o köşkünde oturur olacaktı, ben de evimde, Abdullah Cömert'te hayatta olacaktı, polisten nefret etmeyi öğrettiği gençler de okullarında  ama olmadı...
         Ben özgür yaşamak istiyorum, tek derdim buydu ama akşam eve gelince bir yalnızlık çöktü üzerime.
         Ne sokaktaki, ne yanımdaki, ne tepemdeki, anlamadı ya beni, anlasaydı iyiydi de o da OLMADI...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder