28 Eylül 2011 Çarşamba
Kız Arkadaşlara...
Şans doğuştan mı gelir, yoksa sonradan mı edinilir bilmiyorum. Cevabı her neyse, benim ona sahip olduğumu bilmek bana yetiyor.Adil olmak zorunda olmayan bir hayatın içinde o kadar çok şey yaşıyoruz ki. Bazen bende yaşadıklarımdan dolayı şanssız olduğumu düşünmüşümdür. Ama sonra fark ettim ki yaşadıklarım da değil şans, ait ve sahip olduklarımda.
Tanrının aile konusunda torpilli davrandığı biriyim. Hayatta olan da olmayan da, en küçüğü de en ergeni de önüme fener, arkama duvar olabilme yeteneğine sahipler. Bu da hayata 1-0 önde başlıyorsun demektir. Ben 2. golü de ağlara yollayalı çok oluyor. 40 seneyi arkada bırakmış biri olarak 5..10.15.. 25 seneyi geçmiş arkadaşlıklara sahip olmam bunu için yeterli sebep. Her ayağım takıldığın da ya da aklıma takıldığında ya çözmeyi ya kabullenmeyi öğrettiler bana. Eminim ki hayatım boyunca hiç aynaya ihtiyacım olmayacak. Kendime içsel, dışsal yolculuklarla uğraşmayacağım. Çünkü her daim iyiye destek, yanlışa köstek olan kız arkadaşlarım var. Hamurunu bildiğim, hamurumu bilen seçilmiş kız kardeşlerim.. Hep söylerim bilmek yetmez duyabilmek, görebilmek, hissedebilmek daha inandırıcıdır.
Hep şükredicem bana hissedebilme lüksünü yaşatan aileme ve kız kardeşlerime...
20 Eylül 2011 Salı
Nokta...
Sende sevdiğim noktaları birleştirirsem, sevmediğim bir şey çıkar diye senelerce kalemi almadım elime.
Sevmediğim noktalardan da ben çıkarım diye korktum kendi kendime...
16 Eylül 2011 Cuma
Evimin küçük direği...
Hayatımdaki erkekler bir bir eksiliyor etrafımdan. Kimi zamanın getirisi, kimi şok etkisi, kimi güzel bir geleceğin haberiyle gidiyor yanımdan. Evimin küçük direği Ege'nin de yeni okul, yeni şehir ve İstanbul macerası başlıyor. Sabah kalktım ve sürekli ertelediğim bavul hazırlama seramonisine başlamak zorunda olduğumu anladım. Ertele ertele nereye kadar. Yeni bir hayata başladığını bilen tarafım çok mutlu. Bu yolun onun için ne kadar iyi olacağından, hayatına neler katacağından ve çocuklara imkan yaratma konusunda süper olan bir anneyle çok güzel şeyler başaracağından emin. Ama diğer tarafım daha dün kucağımda gezdirdiğim ''tize kuzusu'' ne zaman büyüdü, klasik yorumuyla tam bir Müslüm Gürses derinliğinde arabesk yapıyor ve yazarken bile su sızdırmaya başlıyorum. Kimselere göstermeden sulu tarafımdan kurtulup eşyaları hazırladım. Evimin küçük direği artık gitmeye her türlü hazır.
Bu güne kadar sağlam köklerle yaşadığı evden , kocaman kanatlarla uçması için kapıyı ardına kadar açıyorum. Bir anne yarısının içini rahatlatan en önemli şey artık TAMamlanan bir hayatının olduğunu bilmek...
10 Eylül 2011 Cumartesi
Heidi, Ben 10'e karşı
Yıl 2011, benim çocuğumun ve arkadaşlarının kahramanları Bakugan savaşçıları, Ben 10, Barbie, Wings kızları. Dünyanın rekabet üzerine kurulu olduğu bu zamanda çizgi filmlerin de rekabet, güç ve iktidar üzerine kurulu olması doğal sanırım. Bu da zamanın başka bir getirisi. Bu zaman çocuklarını bizim kadar şanslı görmüyorum ''bu konuda.'' Erkek çocukları güçlerini sürekli arttırmak üzerine kurulu oyunlarla büyüyor. Kaybedenin ''ezik'' olduğu oyunlar. Kızların durumu daha da vahim. Oyun bir yaşam biçimi üzerine kurulu ince, uzun bacaklı, trendy ve güzel olmaktan ibaret. Erkekler kaslarını şişirerek yaratıklara karşı dünyayı kurtarmak zorundalar. Kızlar incelerek yeni ortaya çıkan kızlara karşı hep güzel ve son moda olmak zorundalar.
Zor, gerçekten bu çocukların işleri çok zor.
Hala bulutların üzerinde gezmenin keyifli olacağına inananlardanım. Hala çizgi film seyredenlerdenim. Hala kolay mutlu olabiliyorum.
Teşekkürler Heidi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)